Ana Sayfa
Başarısızlık Dağının Tepesindeki Ev: Başarı!
BAŞARISIZLIK DAĞININ TEPESİNDEKİ EV: BAŞARI!

BAŞARISIZLIK DAĞININ TEPESİNDEKİ EV: BAŞARI!

Giriş

Başarı ve başarısızlık… İnsanlık tarafından başarı bir hedefe erişebilmek olarak ifade edilirken başarısızlık ise hedeflenen noktaya erişememek olarak birbirinden ayrı iki kavram olarak anlamlandırılmaktadır.

Fakat bilim bunun tersi yönde bir söylemle başarısızlıklardan elde edilen deneyimlerin, başarılı olma yolunda öğrenme fırsatı olduğunu ve aslında bu iki kavramın birbirini tamamladığını söylemektedir (Dweck, 2006).

Asırlardır insanlık, başarıyı coşkuyla ön plana çıkartırken başarısızlığı genellikle görmezden gelmiş ya da kötüleyecek aktiviteler sergilemiştir. Örneğin Antik Roma dönemine baktığımızda, başarılı kişilerin zafer taklarıyla ödüllendirilmesi, buna karşılık başarısız olanların halk önünde küçük düşürülmesi, o dönemde başarısızlığın utanç verici bir durum olarak algılandığını düşündürmektedir. Aslında bu durum günümüzde de böyle işlemeye devam etmektedir.  Sosyal medyada insanların maruz kaldığı çoğu içerik sahte bir başarı çerçevesi oluşturmakta, başarısızlıklar göz ardı edilerek saklanmakta ve bu da bireylerin bu sahte başarı çerçevesine aldanıp kendilerini yetersiz ve değersiz hissetmesine sebep olmaktadır (Özoğlu, 2022; Motivasyonel, b.t). Harrison ve ark. (2022)’a göre hissedilen bu değersizlik duygusu oldukça işlevsiz olmakla birlikte depresyonla ilişkilendirilebilecek bir duygu durumudur. Yani doğrudan başarısızlıkla bağdaşmamaktadır. Ellis ve Harper (1975) da destekleyici bir ifadeyle başarısızlığın bireylerin öz değerleriyle hiçbir ilgisinin bulunmadığını söylemektedir.

Bu duygular ve başarısızlık, bireylerin yaptıkları işlerde kontrollerini kaybetmelerine ve yapacaklarının anlamsız kalacağını düşünebilmelerine sebep olmaktadır. Oysa tarihe dönüp bakıldığında birçok başarılı kişinin başarısızlıklar karşısında yılmadan devam ettiği ve sonrasında başarıya ulaştığı görülmektedir. Edison, ampulün icadı sürecinde sistematik bir deneme-yanılma yöntemi izlemiştir. Edison vermiş olduğu bir röportajda kendi ifadesiyle, "Elektrik ışığıyla ilgili 3.000 farklı teori geliştirdim... Ancak sadece iki tanesi doğru çıktı." demiştir (Lathrop, 1890). Edison’ın bu yaklaşımı (Edisonian yaklaşım) icat ve inovasyon süreçlerinde sistematik deneme-yanılma yöntemine dayanan bir problem çözme yaklaşımı olarak günümüzde de kullanılmaya devam etmektedir. Başarısızlığın bir son değil, başarı sürecinin bir başlangıcı olduğunu göz önünde bulundurarak bu doğrultuda bu yazıda başarısızlıktan başarıya geçiş sürecinin nasıl bir süreç olduğu ele alınacaktır.

Başarısızlık Nedir?

Başarısızlık tanım olarak genellikle başarının zıttı ve belirlenen hedefe ulaşılamama ya da sonuç elde edememe olarak ifade edilmektedir (Merriam-Webster, b.t; Thompson, 2021). Filolojik olarak ele alındığında negatif bir kavram gibi görülse de bilim açısından bu böyle değildir. Dweck’in (2006) “growth mindset” teorisinde, başarısızlık, bireyler için öğrenme sürecinin yegâne bir parçası olarak görülmektedir. Yani başarısızlık bir sonuç değil, tecrübe olarak görülüp ders çıkartılabilecek bir fırsatlar bütünü olarak ele alınabilir.

Bireylerin yüksek beklentileri ve toplumun oluşturduğu başarı baskısı, bireylerin başarısızlığı bir fırsat olarak görebilmelerine engel olmakta ve kendilerini yetersiz olarak görmelerine sebep olmaktadır (Pekrun, 2006). Bu yetersizlik hissi, motivasyon düşüklüğüne ve yeni şeyler denemeye engel olabilir. Fakat Bandura (1977) öz yeterlilik kuramında, bireyin kendisine olan inancının yaptığı işlerde başarıya ulaşmasında etkisi olduğunu söylemektedir. Yani bireyler başarısızlık karşısında duygu kontrollerini sağlayarak öz yeterlilik düzeylerini arttırabilir ve başarısızlığı lehlerine çevirerek bir öğrenme fırsatı haline getirebilirler.

Tarih içerisinde de bu fırsatın kullanıldığı birçok örneğe rastlamak mümkündür. Örneğin J.K Rowling’in Harry Potter serisi, dünya çapında popüler olmadan önce birçok yayınevi tarafından reddedilmiş, Steve Jobs kendi kurduğu şirketten kovulmuş, Henry Ford’un kurduğu ilk iki şirket batmıştır. Bu ve bunun gibi örnekleri olan birçok başarılı insan, başarısızlığa uğradığında bu durumu fırsata çevirmiş ve isimlerini tarihe yazdırmıştır (Boğaziçi Enstitüsü, 2021; IIENSTITU, 2019).

Başarısızlık yaşanılan esnada durumu fırsata çevirmek bazen daha zor bir hale gelebilmektedir. Başarısızlığa eşlik eden olumsuz duygular özellikle de endişe ve kaygı bu durumla baş etmeyi bir hayli zor hale getirmektedir. Kandemir (2012), yürüttüğü bir araştırmada başarısızlık korkusu ile kaygı arasında pozitif yönlü olan güçlü bir ilişkiyi ortaya koymuştur. Başarısızlık korkusu ile ilişkilendiğini bildiğimiz kaygı, literatürde “korku, gerginlik, huzursuzluk” şeklinde tanımlanmaktadır (APA, 2023; MedlinePlus, b.t). Bu duygunun tamamen doğal olması (National Instute of Mental Healt [NIMH], 2024) yanında bizleri tehlikelere karşı korumaya yönelik evrimsel duygu olduğu bilinmektedir (Ömezli, 2023).

Başarısızlık ve kaygı birbirine kısır bir döngüyle bağlıdır. Kişilerdeki başarı ve beğenilme isteği onları “kusursuzluk” düşüncesine taşımakta ve bu düşünce de beraberinde “Ya başaramazsam?” düşüncesini ve kaygıyı ortaya çıkarmaktadır. Örneğin sınavdan düşük alma korkusu bireye yoğun kaygı hissettirir. Bireyin kaygı seviyesiyle doğru orantılı olarak da başarısız olma düşüncesinde kalma süresi artmaktadır (Beck ve Clark 1997). Kaygı kontrol altına alınmadıkça da bu döngü devam etmektedir.

Kaygı Nasıl Kontrol Altına Alınır?

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), kaygı bozukluklarının tedavisinde etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış yöntemler sunmaktadır. Hofmann ve Smits (2008)'in gerçekleştirdiği bir meta-analizde, BDT'nin yetişkin kaygı bozuklukları üzerindeki etkisi incelenmiş ve BDT'nin anksiyete semptomlarını azaltmada plaseboya kıyasla anlamlı derecede daha etkili olduğu bulunmuştur.

Bilişsel Davranışçı Terapi Ekolünün benimsemiş olduğu birkaç yöntem ve teknik aşağıda sıralanmıştır. 

  • Kendini İzleme: Bilişsel Davranışçı Terapi’nin (BDT) başlangıç aşamalarında bireye kazandırdığı bir beceridir. Bu süreçte bireyin, yaşadığı kaygı anlarında zihninden geçen otomatik düşünceleri fark etmesi hedeflenmektedir. Seans sırasında ve seans dışında verilen ev ödevleriyle bireyin bu düşünceler üzerine yoğunlaşması sağlanmaktadır. Böylece, zihinsel süreçlerinde yer alan bilişsel çarpıtmaları tanıması ve bu hatalı düşünce kalıplarını ayırt edebilmesi amaçlanmaktadır (Karakaya ve Öztop, 2013).
  • Bilişsel Yeniden Yapılandırma: Bu aşamadaki amaç, işlevselliğini kaybetmiş düşüncelerin daha işlevsel hale getirilmesidir (Karataş, 2023).
  • Sistematik Duyarsızlaştırma: Sistematik duyarsızlaştırma, bireylerde kaygı ve korkuyu ortaya çıkartan düşüncelerin hiyerarşik şekilde listelenmesi sonrası; bireyi bu düşüncelere azdan çoğa artan şekilde maruz bırakılması temeline dayanan bir davranışçı terapi tekniğidir (Wolpe,1968). Joseph Wolpe (1968) bu yöntem için 3 adet temel bileşenden bahsetmiştir: gevşeme eğitimi, bireyde kaygı uyandıran uyaranların belirlenip hiyerarşik sıralandırılması ve bireyi bu uyaranlara kademeli olarak maruz bırakma.
  • Gevşeme Eğitimi: Bu yöntemin temel çıkış noktası, kaslar ve anksiyete arasındaki ilişkidir. Kaslar gevşetildiğinde anksiyetenin azalacağı yönünde bir kanı bulunmaktadır (Demiralp ve Oflaz, 2007).
  • Maruz Bırakma: Kaygı bozukluğu tedavilerinde maruz bırakma, bireye durumu hayal ettirerek ya da durumu deneyimleme fırsatı sunarak yapılabilmektedir. Bu maruz bırakma az kaygı duyulandan fazla kaygı duyulana doğru olacak şekilde sıralanabilmektedir (Altınışık ve Hacıömeroğlu, 2022). Maruz bırakma, yapılacak tekniğin eğitimi, hiyerarşik sıralama, maruz bırakma, genelleyerek sürdürme şeklinde yapılabilmektedir (Karakaya ve Öztop, 2013).

Başarısızlıktan Öğrenme Süreci

Bireylerin öğrenme süreçlerinde aktif olarak çevreyle etkileşime girerek çeşitli tepkiler üretmesi ve bu tepkilerin sonuçlarına göre davranışlarını şekillendirmesi, Thorndike’ın Bağ Kuramı (Connectionism) ile açıklanabilmektedir. Thorndike, yaptığı problem kutusu deneylerinde kedilerin tesadüfen doğru davranışı sergileyerek ödüle ulaşmalarını ve zamanla bu davranışı öğrenmelerini gözlemlemiş; bu süreci deneme- yanılma yoluyla öğrenme olarak adlandırmıştır (Thorndike, 1911). Bu öğrenme biçimi, bireyin doğrudan yaşantısına dayanmakta ve başarıya götüren davranışların pekiştirilerek öğrenilmesini içermektedir.
Ancak bireyler yalnızca kendi yaşantılarından değil, aynı zamanda başkalarının deneyimlerinden de öğrenme gerçekleştirebilmektedir. Bu durum, Bandura’nın Sosyal Öğrenme Kuramı ile açıklanmaktadır. Bandura (1977), bireylerin model alma, gözlem yapma ve başkalarının davranışlarının sonuçlarını değerlendirerek öğrenme gerçekleştirdiklerini vurgulamıştır. Böylece öğrenmenin, sadece bireyin doğrudan etkileşimleriyle sınırlı kalmayıp; bireyin sosyal çevreyi gözlemlemesi sonucu kurduğu dolaylı etkileşimler yoluyla da oluşmaktadır.

Başarıya giden yolda yapılan her hatanın hedef doğrultusunda açılan yeni bir kapı olduğunu düşünmek doğru olacaktır. Dweck (2006) “büyüme zihniyeti” yaklaşımında başarısızlıkların bir sınır değil, yeni ufuklara açılan bir geçit olduğunu söylemektedir. Önemli olan hata yapmış olmak değil, hataların analizi sonrasında nerede eksik olduğunun görülmesidir.

Bir basamak olarak başarısızlık bizlere öğrenmenin yolunu açmaktadır. Nörobilim alanında yapılan bir çalışmada da yaptığımız hatalar doğrultusunda beynimizin dopamin salgılayarak öğrenmeyi tetiklediği bulgusuyla bunu desteklemektedir (Schultz, 2016).

Sonuç olarak, yaşam bir tür deneme – yanılma laboratuvarı işlevi görmekte ve bireyler bu laboratuvarın katılımcıları olarak çeşitli deneyimler elde etmektedir. Bireyler, yaşamları boyunca gerçekleştirdikleri denemeler doğrultusunda sürekli olarak başarı ve başarısızlık arasındaki güçlü deneme sürecine dahil olmaktadırlar. Bu süreçte temel nokta, karşılaşılan deneyimlerin bir bütün olarak değerlendirmek ve bu bütün içindeki yaşam dinamikleri ile uyum içinde hareket etmektir. Nitekim bireylerin öğrenme yolculuğundaki önemli nokta, başarı ya da başarısızlığın tekil anlar değil; daha çok bu anlar arasındaki ilişkinin kavranılmasıyla birlikte bütüncül bir uyum geliştirilmesidir.

Kaynakça

Altınışık, B. ve Hacıömeroğlu, A. B. (2022). Sosyal kaygı bozukluğunun bilişsel davranışçı terapi açısından değerlendirilmesi. Journal of Cognitive-Behavioral Psychotherapy and Research, 11(3), 274–284.

American Psychological Association. (2023). Anxiety. APA Dictionary of Psychology. Retrived March 23, 2025 from https://dictionary.apa.org/anxiety

Bandura, A. (1977). Social learning theory. Prentice-Hall.

Beck, A. T., & Clark, D. A. (1997). An information processing model of anxiety: Automatic and strategic processes. Behaviour Research and Therapy, 35(1), 49–58.

Boğaziçi Enstitüsü. (2021). Başarıya ulaşmış 10 insan ve hikayeleri. https://boenstitu.com/blog/basariya-ulasmis-10-insan-ve-hikayeleri adresinden 11.04.2025 tarihinde alınmıştır.

Demiralp, M. ve Oflaz, F. (2007). Bilişsel-davranışçı terapi teknikleri ve psikiyatri hemşireliği uygulaması. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 8(2), 132–139.

Dweck, C. S. (2006). Mindset: The new psychology of success. Random House.

Ellis, A., & Harper, R. A. (1975). A new guide to rational living. Prentice-Hall.

Harrison, P., Lawrence, A. J., Wang, S., Liu, S., Xie, G., Yang, X., & Zahn, R. (2022). The Psychopathology of Worthlessness in Depression. Frontiers in psychiatry13, 818542.

Hofmann, S. G., & Smits, J. A. (2008). Cognitive-behavioral therapy for adult anxiety disorders: A meta-analysis of randomized placebo-controlled trials. Journal of Clinical Psychiatry, 69(4), 621–632.

IIENSTITU. (2020, 9 Mart). Dinlemekten bıkmayacağınız başarı hikayeleri.  https://www.iienstitu.com/blog/dinlemekten-bikmayacaginiz-basari-hikayeleri adresinden 11.04.2025 tarihinde alınmıştır.

Kandemir, M. (2016). Öğrencilerinin akademik erteleme davranışlarının, kaygı, başarısızlık korkusu, benlik saygısı ve başarı amaçları ile açıklanması. Pegem Eğitim ve Öğretim Dergisi, 2(4), 81–88.

Karakaya, E. ve Öztop, D. B. (2013). Kaygı bozukluğu olan çocuk ve ergenlerde bilişsel davranışçı terapi. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 2(1), 10–24.

Karataş, E. (2023). Kaygı bozukluğu olan çocuklarda bilişsel davranışçı terapi uygulamaları ve etkililiği üzerine bir sistematik derleme. In T. Erdoğmuş & Ş. Karabatak (Eds.), 11. Türkiye Lisansüstü Çalışmalar Kongresi Bildiriler Kitabı - I Eğitim - Felsefe - Psikoloji (pp. 221–236).

Lathrop, G. P. (1890, Şubat). Talks with Edison. Harper’s Magazine, 80(478), 425–434.

MedlinePlus. (n.d.). Anxiety. MedlinePlus. Retrieved March 26, 2025, from https://medlineplus.gov/anxiety.html

Merriam-Webster. (n.d.). Failure. In Merriam-Webster.com dictionary. Retrieved April 10, 2025, from https://www.merriam-webster.com/dictionary/failure

National Institute of Mental Health [NIMH]. (2024). Anxiety disorders. National Institute of Mental Health. Retrieved March 28, 2025, from https://www.nimh.nih.gov/health/topics/anxiety-disorders

Ömezli, R. (2023, Mayıs 26). Anksiyete nedir evrimsel açıdan savunma mekanizması olarak önemi. Rasim Ömezli. https://rasimomezli.com/anksiyete-nedir-evrimsel-acidan-savunma-mekanizmasi-olarak-onemi/ adresinden 25.03.2025 tarihinde alınmıştır.

Özoğlu, N. İ. (2022, Ocak). Sosyal medyada dayatılan güzellik büyük bir yanılgı. Yeşilay. https://www.yesilay.org.tr/tr/makaleler/sosyal-medyada-dayatilan-guzellik-buyuk-bir-yanilgi?utm_source adresinden 10.04.2025 tarihinde alınmıştır.

Pekrun, R. (2006). The control-value theory of achievement emotions: Assumptions, corollaries, and implications for educational research and practice. Educational Psychologist Review, 18(3), 315–341.

Schultz, W. (2016). Dopamine reward prediction-error signalling: A two-component response. Nature Reviews Neuroscience, 17(3), 183–195.

Sosyal medya ve motivasyon. (b.t). Motivasyonel  https://motivasyonel.com/sosyal-medya-ve-motivasyon/?utm_source adresinden 10.04.2025 tarihinde alınmıştır.

Thompson, P. (2021, August 18). What is failure and how can we make the most of it? BetterUp.com. Retrieved April 10, 2025 from https://www.betterup.com/blog/what-is-failure

Thorndike, E. L. (1911).  Animal intelligence: Experimental studies. Macmillan Press. 

Wolpe, J. (1968). Psychotherapy By Reciprocal Inhibition. Conditional Reflex, 3(4), 234-240.

Yazar: Nedim Can AKDİLEK
Sakarya Üniversitesi İşletme Enstitüsü İnsan Kaynakları Yönetimi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi

Görsel Tasarımcısı: Şeyma SEZER
Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü Öğrencisi